(Lemeat’tan)
Bir Meclis-i Misalîde
Şeriatle medeniyet-i hâzıra, dehâ-i fennî ile hüda-yı şer’î muvazeneleri
Birinci Harbin Mütareke başında, bir cuma gecesinde bir rüya-yı sadıkada,
misalî âleminde, bir meclis-i azimde, benden sual ettiler:
“Mağlubiyet sonunda İslâmın âleminde ne hâl peyda olacak?” Asr-ı hazır
mebusu sıfatıyla söyledim; onlar da dinlediler.
Eski zamandan beri istiklâl-i İslâmın bekası, hem Kelimetullah’ın i’lâsı
için, farz-ı kifaye-i cihadı; o lâzime-i diyanet,
deruhte ile, kendini yek vücud-u vahdanî, İslâmın âlemine fedaya
vazifedar, hilâfete bayrakdar görmüş olan bu devlet,
şu millet-i İslâmın felâket-i mazisi, getirecek de elbet İslâmın âlemine
saadet ve hürriyet. Olur geçen musibet
istikbalde telâfi. Üçü veren, üçyüzü kazandıran, etmiyor elbette hiç
hasaret. Hâlini istikbale tebdil eder zîhimmet...
Zira ki şu musibet; hayatımız mayesi olan şefkat, uhuvvet, tesanüd-ü
İslâmî harikulâde etti inkişaf-ı uhuvvet;
Tesri’-i ihtizazı, tahrib-i medeniyet. Deniyet-i hâzıra sûreti değişecek,
sistemi bozulacak; zuhur edecek o vakit
İslâmî medeniyet. Müslümanlar bil’ihtiyar elbet evvel girecek. Muvazene
istersen: Şer’in medeniyeti, şimdiki medeniyet.