Onüçüncü Lem'anın Onüçüncü İşaretinin Üçüncü Noktasından
Şeytan, bu desisesine benzer diğer bir desise ile insanın selâmet-i fikrini ifsad ediyor. Hakaik-i imaniyeye karşı sıhhat-ı muhakemesini bozuyor ve istikamet-i fikrini ihlâl ediyor. Şöyle ki:
Bir hakikat-ı imaniyeye dair yüzer delail-i isbatiyenin hükmünü, nefyine delalet eden bir emare ile kırmak ister. Halbuki kaide-i mukarreredir ki: Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor. Bir davada müsbit bir-iki şahidin hükmü, yüzler nâfîlere racih oluyor. Bu hakikata bu temsil ile bak. Şöyle ki:
Bir saray var. O sarayın yüzer kapalı kapıları var. Bir tek kapının açılmasıyla, o saraya girilebilir. Öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir-iki tanesi kapalı olsa, o saraya girilemez diye söylenemez.
İşte hakaik-i imaniye o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır, isbat ediyor, kapıyı açıyor. Bir tek kapının kapalı kalmasıyla o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilmez. Şeytan ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehalet vasıtasıyla kapalı kalmış bir kapıyı gösterir; isbat edici bütün delilleri nazardan ıskat ediyor. "İşte bu saraya girilmez, belki bu saray değildir, içinde birşey yoktur." der kandırır.
İşte ey şeytanın desiselerine mübtela olan bîçare insan! Hayat-ı diniyenin ve hayat-ı şahsiyenin ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-ı fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen; muhkemat-ı Kur'aniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyenin terazileriyle a'mal ve hâtıratını tart ve Kur'anı ve Sünnet-i Seniyeyi rehber yap ve
اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ
de, Cenab-ı Hakk'a iltica et!...
* * *