olan selâmet-i fıtrat ve zaruretin semeresi olan hafiflik ve cüret-i teşebbüs ile mücehhez olan istidad-ı fıtrîdir.
Beşincisi: Bu zamanda maddeten terakkiye mütevakkıf olan i’lâ-yı kelimetullah; İslâmiyetin emriyle ve zamanın ilcaatıyla ve fakr-ı şedidin icbarı ile ve her arzuyu öldüren ye’sin ölmesiyle hayat bulan ümid ile mücehhez olan arzu-yu medeniyet ve meyl-i teceddüddür. Ve bu kuvvetlere yardım etmek için ecanib içine ihtilâl veren ve medeniyetleri ihtiyarlandıran mesavi-i medeniyetin mehasinine galebesidir. Ve sa’yin sefahete adem-i kifayetidir. Bunun iki sebebi vardır:
Birincisi: Din ve fazileti düstur-u medeniyet etmemeklikten neşet eden müsaade-i sefahet ve muvafakat-ı şehvet-i nefistir.
İkincisi: Hubbü’ş-şehevat ve diyanetsizliğin neticesi olan merhametsizlikten neşet eden maişetteki müdhiş müsavatsızlıktır. Evet şu diyanetsizlik Avrupa medeniyetinin içyüzünü öyle karıştırmış ki; o kadar fırak-ı fesadiyeyi ve ihtilâliyeyi tevlid etmiş. Faraza hablü’l-metin-i İslâmiye ve sedd-i Zülkarneyn gibi şeriat-ı garranın hakikatine iltica ve tahassun edilmezse, bu fırak-ı fesadiye, onların âlem-i medeniyetlerini zîr ü zeber edeceklerdir. Nasıl ki şimdiden tehdid ediyorlar.
Acaba hakikat-ı İslâmiyenin binler mesailinden yalnız zekât meselesi, düstur-u medeniyet ve muavenet olursa, bu belaya ve yılanın yuvası olan maişetteki müdhiş müsavatsızlığa deva-i şafi olmayacak mıdır? Evet en mükemmel ve bozulmaz bir deva olacaktır.
Eğer denilse: Şimdiye kadar Avrupa’yı galib ettiren sebeb, bundan sonra neden etmesin?
Cevab: Bu kitabın mukaddimesini mütalâa et. Sonra buna da dikkat et. Sebeb-i terakkisi, her şeyi geç almak ve geç de bırakmak ve metanet etmek şe’ninde olan bürudet-i memleket ve mekân ve meskenin darlığı ve sakinlerin kesretinden neşet eden fikr-i marifet ve arzu-yu sanat ve deniz