Hal böyle iken, Arab’dan olmayan dahîl ve tufeylî ve acemîler, belâgat-ı Arabiyede üdeba sırasına geçmeye çalıştıklarından, iş çığırdan çıktı. Zira bir milletin mizacı o milletin hissiyatının menşei olduğu gibi lisan-ı millîsi de, hissiyatının makesidir. Milletin emziceleri muhtelif olduğu gibi, lisanlarındaki istidad-ı belâgat dahi mütefavittir. Lâsiyyema Arabî lisanı gibi nahvî bir lisan olsa...
Bu sırra binaen cereyan-ı efkâra mecra ve belâgat çiçeklerine çemengâh olmaya çok derece nakıs ve kısa ve kuru ve kırav olan nazm-ı lâfz; mecra-yı tabiîsi olan nazm-ı manaya mukabele ederek belâgatı müşevveş etmiştir.
Zira acemîler sû-i ihtiyar veya sevk-i ihtiyaçla lâfzın tertib ve tahsinine ve maani-i lügaviyenin tahsiline daha ziyade muhtaç olduklarından ve elfaz, mecra olmak cihetiyle daha âsân ve daha zâhir ve nazar-ı sathîye daha munis ve hevam gibi avamın nazarlarını daha cazibedar ve avamperestane nümayişlere daha müstaid bir zemin olduğundan, elfaza daha ziyade sarf-ı himmet etmişlerdir. Yani ne kadar bir mesafe kat’ederse önlerine çok müşaşa sahralar kendilerini göstermek şanında olan tertib-i maanide olan tagalgulden zihinlerini çevirip, elfaz arkasına koşup, dolaşıyorlar.
Maanînin tasavvurlarından sonra elfazın arkasına gitmekle fikirleri çatallaşmıştır. Gide gide elfaz manaya galebe etmekle istihdam ederek; lâfz, manaya hizmet etmek olan kaziye-i tabiiye aksine çevrildiğinden, tabiat-ı belâgattan böyle lâfızperest mutasallıfların sanatına kadar.. yok belki tasannularına uzun bir mesafe girmiştir. Eğer istersen Harîrî gibi bir dâhiye-i edebin Makamat’ına gir, gör! O dâhiye-i edeb nasıl hubb-u lâfza mağlub olarak lâfızperestlik hevesi o kıymetdar edebini lekedar ettiği gibi lâfızperestlere de bast-ı özür etmiştir ve numune-i imtisal olmuştur. Onun için o koca Abdülkahir bu hastalığı tedavi etmek için Delâilü’l-İ‘caz ve Esrarü’l-Belâgat’ın bir sülüsünü onun ilâçlarından doldurmuştur. Evet lâfızperestlik bir hastalıktır, fakat bilinmez ki hastalıktır...
Tenbih: Lâfızperestlik nasıl bir hastalıktır.. öyle de; suretperestlik ve üslûbperestlik ve teşbihperestlik ve hayalperestlik ve kafiyeperestlik şimdi filcümle, ileride ifrat ile tam bir hastalık ve manayı kendine feda edecek derecede bir maraz olacaktır.