Eski Said mükerrer ve musırrane haber veriyordu. Halbuki o his ile nur meselesinin aksi ile gayet geniş daireyi dar görmüş. Zaman onu ikinci harb-i umumî ile tam tasdik ettiği halde, onun o çok geniş daireyi Osmanlı memleketinde gördüğünü şöyle tabir ediyor ki:
İkinci harb-i umumî, beşere ettiği tahribat-ı azime gerçi çok geniştir. Fakat hayat-ı dünyeviyeye ve bekasız medeniyete baktığı cihetinde Osmanlıdaki tahribata nisbeten dardır. Osmanlıdaki manevî zelzele hayat-ı ebediye ve saadet-i bakiyenin zararına bir tahribat ve bir zelzele-i maneviye-i İslâmiye manen o ikinci harb-i umumiden daha dehşetli olmasından, Eski Said’in o sehvini tashih ediyor ve rüya-yı sadıkasını tam tabir ediyor ve o hiss-i kablelvukuunu gözlere gösteriyor. Ve o muteriz ehl-i velâyeti zâhiren haklı, fakat hakikaten Eski Said’in o hissi daha haklı olduğunu ispatla, o veli zatın itirazını tam reddediyor.
Said Nursî
* * *
وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدَهِ بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلَامُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
Aziz, sıddık, mübarek kardeşlerim,
Evvelâ: Medresetü’z-Zehra erkânlarının arzularıyla verilen bir dersin bir hülâsasını sizlere de söylemeği münasib gördük. O dersin mevzuu da: Umum kâinat mevcudatı hesabına Mirac gecesinde, Fahr-i Kâinat ve netice-i hilkat-ı âlem Peygamber aleyhissalâtü vesselâm, huzur-u ilâhide nev-i beşerin, belki umum zîhayat, belki umum mahlûkat namına selâm yerinde: اَلتَّحِيَّاتُ اَلْمُبَارَكَاتُ اَلصَّلَوَاتُ اَلطَّيِّبَاتُ لِلَّهِ demesi; ve içinde bir küllî mana bulunduğundan bütün ümmet her gün çok defa namazlarında zikretmesi