Aziz, sıddık kardeşlerim ve mübarek vârislerim ve emin vekillerim,
Evvelâ: Size kat’i haber veriyorum ki; hakkımızda ve Risale-i Nur hizmetinde, inayet-i rabbaniye ve tevfikat-ı samedaniye devam ediyor. Zâhiren çirkin perdeler altında, gayet güzel neticeler var. Bir zararımıza bedel, yüz menfaat bizlere ihsan ediliyor. Onun için, geçici, muvakkat sıkıntılara ve sarsıntılara ehemmiyet vermemek lâzımdır.
Saniyen: Mümkün olduğu kadar Asâ-yı Musa mecmuasını yazmakta fütur ve tevakkuf verilmesin. O kudsî birinci vazifenin pek çok ehemmiyeti var. وَبِهِ الظُّلْمَةُ انْجَلَتْ onun hakkında İmam-ı Ali(r.a.) demiş.
Size iki Ali’nin on dört parça mübarek risalelerini tashih edip posta ile gönderdim. Burada hem beni, hem talebeleri şevk ile tam çalıştırdılar. Kastamonu’da imdadıma geldikleri gibi burada dahi o iki kahraman yine imdadıma yetiştiler.
Salisen: Ben burada gerçi pek çok sıkılıyorum. Fakat sizlerin fütursuz çalışmanızı düşündükçe ve iştiyakla beklediğim mülâyimane ve tesellikâr mektuplarınızı gördükçe, o sıkıntılar gider, bazen sevinçlere inkılâb ederler. Benim mektuplarımı yazan, şimdilik yanıma gerçi gelemiyor, fakat şahsî hizmetten başka, Risale-i Nur’a ait üç-dört vazifesi var. Onları, mükemmel yapıyor.
Hem, benim hususî işlerimi de kapıya gelip anlar gider; onları da yapar.
Rabian: Sair yerlerdeki kardeşlerimiz Asâ-yı Musa yazmasına başlamışlar mı? Bu birinci vazifeyi eskiden yapan ve yanında mevcud bulunan zatlar, bir cild içine alıp; ikinci vazife-i imaniye olan mucizatları zeyilleriyle beraber tedarikine başlasınlar. Veyahut geri kalanlara yardım etsinler. Elinden geldiği kadar güzel ve tashihli yazılmalı.
Hamisen: Âlimlerden sonra muallimler Risale’ye ihtiyaçlarını hissetmeye başladıklarını çok emareler var. Bir emare budur:
İstanbul’da din konferansında okumak niyetiyle Ayetü’l-Kübra risalesini istemeleridir.
Refet kardeş! Sen de çok safalar geldin ve Risale-i Nur yazısı ile meşguliyetin beni cidden sevindirdi. Hulûsi ve Sabri gibi senin de suallerinin Risale-i Nur’da