وَاجْعَلْ لَيْلَةَ الْقَدْرِ فِى هٰذَا الرَّمَضَانِ خَيْرًا فِى حَقِّنَا مِنْ اَلْفِ شَهْر اَجِرْنَا * اِرْحَمْنَا * وَاغْفِرْ لَنَا * وَوَفِّقْنَا * وَاهْدِنَا
gibi kelimelerde نا içinde umum kardeşlerini niyet etmektir. Ve bilhassa, en zaif olan bu kardeşinizi, ağır vazifesinde, o hususî niyetle yardım etmektir.
***
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِق شَهْرِ رَمَضَانَ
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu Ramazan-ı fierifte âfaka bakmamak ve dünyayı unutmaya çok muhtaç olduğum halde, maattessüf, dünyaya ara sıra bakmaya bizi mecbur ediyorlar. İnşaallah, bu bakmakta niyetimiz hizmet-i imaniye olduğundan, o da bir nevi ibadet sayılır.
Evet, size iliştikleri gibi, bize de ayrı ayrı suretlerde tecavüzlerini ihsas ediyorlar. Fakat, Cenâb-ı Hakka şükür ki, onların tecavüzleri, aksülamel nev’inde, Risale-i Nur’un fütuhatına yardım ediyor. İstanbul’daki ihtiyar adamın itirazı münasebetiyle kahraman Nazif yazıyor ki, o itiraz, Risale-i Nur’un İstanbul’da ziyade intişarına vesile oldu. Ve bize karşı başka cihetlerde küçücük tecavüzler de öyle netice veriyor. Fakat şimdi, biçare bazı hocaları ve sofuları Risale-i Nur’a karşı bir çekinmek, bir soğukluk vermek için hiç hatıra gelmeyen bir vesileyi bulmuşlar. fiöyle ki:
Diyorlar: “Said yanında başka kitabları bulundurmuyor; demek onları beğenmiyor. Ve İmam-ı Gazalî’yi (r.a.) de tam beğenmiyor ki, eserlerini yanına