Ramazanın on dokuzuncu gecesine tevafuku) mukabil her bir sahifesine, yalnız maddi bir ücret olarak birer altın hediye edecektim. Hakikaten ebedî bir gül fabrikasına kâtip tayin edildiğinize kanaatim kat’iyet kesb etti. Rabb-i Rahîme hadsiz hamd ü sena olsun. Tasavvurumda Husrev, Rüştü bir tek isim gibi olmuş. İkinizi, Risale-i Nur’a ait her şeyde beraber biliyorum ve buluyorum. Size اَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا ayetine ait ve birden hatıra gelen ve Sabri’nin iki mektubunun daha gelmeden manevi tesiriyle yazılan bir tetimmeyi gönderdim. Bir derece mahremdir, has ve eminlere mahsustur. Şamlı Tevfik, Ayetü’l-Kübra fiuaını, Hafız Ali’nin otuz üç لاَ اِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ ile tevafuklu tarzda bana yazsa iyi olur. Kardeşlerime birer birer selâm.
Duanıza muhtaç
Said Nursî
***
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللّٰهِ وَبَرَكَاتُهُ
Aziz, sıddık kardeşlerim!
Sizin mübarek yazılarınız ve gönderdiğiniz risaleler hususan tevafuklular, hususan Alilerin kıymettar risaleleri, bilhassa Mucizat-ı Ahmediye risalesi bu havalide çok fütuhatı var. Altı-yedi aydır İstanbul’da da fütuhat yapıldı. Şimdi de vilayet-i şarkiye, Diyarbakır tarafına gitti. Husrev bilse ki, o risale vasıtasıyla ne kadar sevab kazanmış; pek fevkalâde memnun ve mesrur olacaktı. fiimdilik o yaldızlı ve çok kıymettar risale elimden çıktı, Husrev hesabına