Vicdanda firdevslerin kapıları açılır, dünya olur bir Cennet. İçinde ruhlarımız
eder pervaz u perdaz, olur şehbaz u şehnaz, yelpaz namaz u niyaz.
Ey aziz yoldaşım! Şimdi Allah’a ısmarladık. Gel, beraber bir dua ederiz,
sonra da buluşmak üzere ayrılırız.
اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ ( اٰمِينَ ) ( اَللّٰهُمَّ )
***
Îcaz İle Beyan İ’caz-ı Kur’an!
Bir zaman rüyada gördüm ki: Ağrı Dağı altındayım. Birden dağ patladı, dağ
gibi taşları âleme dağıttı, sarstı cihanı.
Füc’eten bir adam yanımda peyda oldu. Dedi ki: Îcaz ile beyan et, icmal
ile îcaz et, bildiğin enva-ı i’caz-ı Kur’an’ı!
Daha rüyada iken tabirini düşündüm, dedim: fiuradaki infilâk, beşerde bir
inkılâba misal. İnkılâbda ise elbet hüda-yı Furkanî her tarafta
yükselip hem de hakim olacak. İ’cazının beyanı zamanı da gelecek.
O sâile cevaben dedim: İ’caz-ı Kur’anî, yedi menabi-i külliyeden
tecelli, hem yedi anasırdan terekküb eder.
Birinci menba: Lâfzın fesahatından selâset-i lisanı;
nazmın cezaletinden, mana belâğatından, mefhumların bedaatından, maz-
munların beraatından, üslûbların garabetinden birden tevellüd eden
barika-i beyanı.
Onlarla oldu mümtezic, mizac-ı i’cazında acib bir nakş-ı beyan, garib bir
sanat-ı lisanî. Tekrarı hiçbir zaman usandırmaz insanı.
İkinci unsur ise: Umûr-u kevniyede gaybî olan esasat. İlâhî hakaikten,
gaybî olan esrardan, gaybî-yi âsumanî.
Mazide kaybolan gaybî olan umurdan, müstakbelde müstetir kalmış olan
ahvalden birden tazammun eden bir ilmü’l-guyub hızanı.
Âlemü’l-guyûb lisanı, şehadet âlemiyle konuşuyor erkânı, rumuz ile beyanı,
hedef nev-i insanî, i’cazın bir lem’a-i nûranî...
Üçüncü menba ise: Beş cihetle harika bir camiiyet vardır. Lâfzında,
manasında, ahkâmda, hem ilminde, makasıdın mizanı.