Yekûnü, 1357 olur. (Haşiye 1) (Haşiye 2) (Haşiye 3) (Haşiye 4) (Haşiye 5)
Otuz birinci ayetin birinci mukaddimesi olan وَاِنْ كُنْتُمْ مَرْضٰى cümlesinden كُنْتُمْ مَرْضٰى bin beş yüz küsur olan makam-ı cifrîsiyle; ehl-i dalâlet tarafından aşılanan manevî hastalıkların kısm-ı âzamı, Risaleti’n-Nur’un Kur’anî ilaçlarıyla izale edilebilir diye işaret etmekle beraber, maatteessüf ikiyüz seneye kadar dünyanın ömrü baki kalmışsa, bir fırka-i dâllede manevî hastalıkların devam edeceğine ima ediyor.
فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا cümlesinin mana-yı işarîsinde, ikinci emarenin birinci noktasında ( س ) harfi ( ص ) harfinin altında gizlenmesi ve ( ص ) görünmesinin iki remzi var:
Birisi: Said, toprak gibi mahviyet ve terk-i enaniyet ve tevazu-u mutlakta bulunması şarttır, tâ ki Risaleti’n-Nur’u bulandırmasın, tesirini kırmasın.
İkincisi: Şimdiki bataklığa ve manevî tauna sukutun sebebi ise; terakki fikrinden neşet ettiği cihetle, onların hatalarını gösterip; suûd ve terakki, müslüman için ancak İslâmiyette ve imanlı olmakta olduğuna işaret etmektir.