Lillâhilhamd, bu zamanda sünnet-i seniyye dairesinde kemal-i imanı kazanan Risale-i Nur şakirdleri, evliyaların, mürşidlerin nazar-ı dikkatini celbedecek vaziyeti aldığından, her zamanda bulunan hakiki mürşidler, herhalde bu zamanda Risaletü’n-Nur şakirdlerine müşteri olurlar. Birisini elde etseler, yirmi mürid kadar kıymet verirler. Hem zevkli ve cazibedar velâyet tereşşuhatı karşısında Risaletü’n-Nur’un hizmetindeki meşakkat, mücahede, külfet bulunduğundan, Feyzi’ye hitaben beyan edilen bu hakikat kaleme alındı.
Said Nursî
۞۞۞
(Husrev’in bir fıkrasıdır)
Aziz Üstadım,
Yüksek ve ciddi irşadlarınızla adım atmayı en büyük bir maksad bilen talebeleriniz, son zamanlarda şayan-ı şükran bir vaziyete girdiler. Hulûsi-i sâni, beş-on arkadaşıyla; Hafız Ali, civarındaki yirmi-yirmi beş arkadaşıyla; mübarekler, otuz-otuz beş refikleriyle ve bilhassa Hacı Hafız köyünde Ahmedler ve Mehmedlerin çok halis gayretleriyle umumiyet itibariyle hem hiç mübalağasız bin kalemle belki daha fazla; en geride kalan Isparta’da ise kahraman Rüşdü’nün ve risaleleri kendine tamamen yazan Mehmed Zühdü’nün ve Küçük Ali’nin ve Osman Nuri gibi faal talebelerin gayret ve himmetleriyle otuz ile kırk arasında, hattâ bir cihette mümtaziyet kazanan Mehmed Zühdü’nün Küçük Hafız Ali gibi hem Risaletü’n-Nur’u yazarak, hem kendi evinde yüz elli kadar çocuğu serbest olarak üç aydan beri okutmasıyla ve civarında diğer köylerde bulunan on beş yirmişer arkadaşlarıyla talebeleriniz, Kur’anî hizmetlerinde gayretli bir surette çalışmaktadırlar. Mübareklerin yazdıkları gibi, dört köyde dört ay zarfında, elifba okumayan kırk-elli adam, Risaletü’n-Nur’u mükemmel yazmaya muvaffak olmaları, harika bir keramet-i Risaletü’n-Nur olduğuna kanaatimiz geldi.
Risale-i Nur şakirdlerinden
Husrev