Kitaplar
Barla Lahikası

   İKİNCİ MESELE:

   Bir kardeşimizin uzun bir sualine kısa bir cevaptır.

   Eğer desen: Nedir şu tabiat ki, ehl-i dalâlet ve gaflet ona saplanmışlar, küfür ve küfrana girip ahsen-i takvimden esfel-i sâfilîne sukut etmişler?

   Elcevab: Tabiat namı verdikleri şey; şeriat-ı fıtriye-i kübra-yı ilâhiyedir ki, mevcudatta zuhur eden ef’al-i ilâhiyenin tanzim ve nizamını gösteren âdetullahın mecmu-u kavanininden ibarettir. Malumdur ki kavanin, umur-u itibariyedir; vücud-u ilmisi var, haricisi yok. Gaflet veya dalâlet saikasıyla Kâtib ve Nakkaş-ı Ezelîyi tanımadıklarından, kitabı ve kitabeti kâtib ve nakşı nakkaş, kanunu kudret, mistarı masdar, nizamı nazzam, sanatı sani’ tevehhüm etmişler.

   Nasıl ki bir vahşi ve insanların içtimaiyatını görmemiş bir adam muhteşem bir kışlaya girse, bir ordunun nizamat-ı maneviye ile muttarid hareketini temâşâ etse, maddî ipler ile bağlı tahayyül eder. Veyahut o vahşi, muazzam bir câmie dahil olsa görse ki, Müslümanların cemaat ve ıydlerde muntazam, mübarek vaziyetlerini görse, seyretse, maddî rabıtalarla bağlanmalarını tevehhüm eder.

   Öyle de, vahşiden çok vahşi olan ehl-i dalâletin, cünud-u semavat ve arza malik olan Sultan-ı Ezel ve Ebed’in muhteşem kışlası olan şu kâinata ve Mâbud-u Ezelînin mescid-i kebiri olan şu âleme girdikleri vakit, o Sultanın nizamatını tabiat namıyla yâdetse ve nihayet hikmetlerle meşhun şeriat-ı kübrasını, kuvvet ve madde gibi sağır ve kör ve camid, karmakarışık tezahürattan ibaret tahayyül etse, elbette ona insan demek değil, belki vahşi hayvan dahi denilmez. Çünkü, o tevehhüm ettiği tabiat için, geçen Sözler’de ve sair Risalelerimde yüz yerde, dirilmeyecek bir surette o tabiat fikr-i küfrîsi öldürüldüğü ve Yirmi İkinci Sözde gayet kat’î bir surette isbat edildiği gibi; her zerrede, her sebebde bütün mevcudatı halk edecek bir kudret, bir ilim vermek, belki, Vacibü’l-Vücudun bütün sıfatını onda kabul etmek gibi nihayetsiz muhal ender muhal bir dalâlet, belki dalâletin divaneliğinden gelen manasız hezeyanlardır.

   Elhasıl: O Sözlerde gayet kat’î bir surette isbat edilmiş ki, tabiatperest adam bir İlâh-ı Vahidi kabul etmediği için, gayr-ı mütenahî ilâhları kabul etmeye mecburdur. O ilâhlar her birisi her şeye muktedir olmakla beraber, 

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310311312313314315316317318319320321322323324325326327328329330331332333334335336337338339340341342343344345346347348349350351352353354355356357358359360361362363364365366367368369370371372373374375376377378379380381382383384385386387388389390391392393394395396397398399400401402403404405406407408409410411412413414415416417418419420421422423424425426427428429430431432433434435436437438439440441
Fihrist
Lügat