beri yaşadığı Barla’yı unutturmak ve o muhteşem Çınar ağacını ve dostlarını ve alâkadar olduğu şeylerden gelen firak hüznünü hatırlatmamak için, Cenab-ı Haktan yüz on dokuz risalenin eliyle, yüz on dokuz bin kelimeleri diliyle dua etti, yağmur istedi. Cenab-ı Hak, öyle bereketli bir yağmur ihsan etti ki; bir misli doksan üç tarihinde yağdığını ihtiyarlarımızdan işitiyoruz ki, bu tarih, Üstadımızın tarih-i velâdetine tesadüf etmekle beraber, bu umumî hadise-i rahmet olan kesretli yağmur, hususi bir surette Risale-i Nur’a baktığına bir delil de şudur ki: Risale-i Nur’un neşrine vasıta olan Üstadımız geldiği gün, Isparta’yı gayet hararetli ve yağmursuzluktan toz-toprak içinde görmüş. Barla gibi bir yayladan gelip böyle bir yerde dayanamayacağım diye telaş ediyordu. Üçüncü veya dördüncü günü bahçeleri kısmen gezdiği vakit, sebze ve ot ve çiçeklerin susuzluktan buruştuklarını görerek gayet müteessirane su istiyor, yağmur taleb ediyordu. Arkadaşımız olan Bekir Bey’den –değirmenleri çeviren suyu göstererek– “Isparta’nın suyu bu kadar mı?” diye sormuştu. Bekir Bey cevap verdi: “Gölcüğün suyu kesilmiş, gelmiyor. Isparta’nın dörtte birini sulayan bu sudan başka yoktur.” dedi.
Üstadımızın Isparta’da çok talebeleri bulunduğundan, ruhen yağmurun gelmesini istiyordu. Aynı günde öyle bir yağmur geldi ki, elli seneden beri böyle bir hadiseyi Isparta görmemiş. O yağmur yüzde doksan dokuz menfaat vermiştir. Bundan anlaşılıyor ki, o tevafuk tesadüfi değil; bu rahmet, Isparta’ya rahmet olan Risale-i Nur’a bakıyor, lillâhilhamd. Bu kerem-i ilâhî neticesi olarak Üstadımız diyor ki; “Isparta bana Barla’yı unutturdu. Unutamayacağım bir şey varsa, o da -her yerde olduğu gibi- Barla’da bulunan ciddi dost ve talebelerimdir.”
Talebesi Talebesi Hizmetkârı Hizmetkârı Daimî hizmetkârı Hizmetkârı
Mustafa Lütfi Rüştü Husrev Bekir Bey Refet
*
(Süleyman Efendi, Mustafa Çavuş ve Bekir Bey’in bir
fıkrasıdır. Isparta’daki kardeşlerimizin fıkrasındaki
davayı isbat eden kuvvetli iki delili gösteriyor.)
Refet Bey ve Husrev gibi kardeşlerimizin harika bir surette yağan umumî yağmur içinde Risale-i Nur bereketine hususiyetle baktığına bizim de kanaatımız geliyor. Çünkü gözümüzle yağmur hadisesinin, hususi bir şekilde hizmet-i Kur’an ve Risale-i Nur’a baktığını iki suretle gördük.