nihayetlerine ve en ileri hedeflerine sarahate yakın işaret ediyor. Cenab-ı Hak (celle celâlühü), manen şu ayetin lisan-ı işaretiyle diyor ki: “Ey benî-Âdem! Sizin pederinize, melâikelere karşı hilâfet davasında rüçhaniyetine hüccet olarak bütün esmayı talim ettiğimden, siz dahi madem onun evlâdı ve varis-i istidadısınız; bütün esmayı taallüm edip, mertebe-i emanet-i kübrada bütün mahlukata karşı rüçhaniyetinize liyakatınızı göstermek gerektir. Zira kâinat içinde, bütün mahlukat üstünde en yüksek makamata gitmek ve zemin gibi büyük mahlukatlar size musahhar olmak gibi mertebe-i âliyeye size yol açıktır. Haydi, ileri atılınız ve birer ismime yapışınız, çıkınız. Fakat sizin pederiniz bir defa şeytana aldandı, Cennet gibi bir makamdan rû-yi zemine muvakkaten sukut etti. Sakın siz de terakkiyatınızda şeytana uyup, hikmet-i ilâhiyenin semavatından tabiat dalâletine sukuta vasıta yapmayınız. Vakit bevakit başınızı kaldırıp, esma-i hüsnama dikkat ederek, o semavata urûc etmek için fünûnunuzu ve terakkiyatınızı merdiven yapınız. Tâ fünûn ve kemalâtınızın menbaları ve hakikatleri olan esma-i rabbaniyeme çıkasınız ve o esmanın dürbünüyle, kalbinizle Rabbinize bakasınız.