Evet, havanın her bir zerresi ve bütün zerratı, telsiz, telefon, telgraflar gibi aktarı âlemde münteşir o zerreler imtisal ettiklerini ve elektrik ve seyyalat-ı lâtifeye ahize ve nâkılelik vazifesi gibi sair vezaif-i havaiyeden başka bir vazifesini bir hads-i kat’î ile, belki müşahede ile ben kendim badem çiçeklerinde gördüm. Ağaçların rûy-i zeminde muntazam bir ordu hükmünde, havay-ı nesîmînin dokunmasıyla, bir anda aynı emri o ahizeler hükmündeki zerrelerden aldığı vaziyeti meşhûdesi bana iki kere iki dört eder derecesinde kat’î bir kanaat vermiş. Demek havanın rûy-i zeminde çevik ve çalak bir hizmetkâr olması ve rûy-i zemindeki Rahman-ı Rahîmin misafirlerine hizmet ettiği gibi; o Rahmanın emirlerini tebliğ etmek için bütün zerratı telsiz telefonun ahizeleri gibi emirber nefer hükmünde evamir-i kudsiyeyi nebatata ve hayvanata tebliğ eder. Nefeslere yelpaze, nüfusa nefes yani âb-ı hayat olan kanı tasfiye ve nâr-ı hayatî olan hararet-i gariziyeyi iş’al vazifesini yaptıktan sonra, çıkıp, ağızda hurûfatın teşekkülüne medar olduğu gibi, pek çok muntazam vazifeleri emr-i كُنْ فَيَكُونُ ile icra eder.
İşte, havanın bu hâsiyetine binaendir ki, mevcudat-ı havaiye olan hurûfat, kudsiyet kesb ettikçe yani ahizelik vaziyetini aldıkça, yani, Kur’an hurûfatı olduğundan ahizelik vaziyetini aldığı ve düğmeler hükmüne geçtiği ve sûrelerin başlarındaki hurûfat daha ziyade o münasebatı hafiyenin uçlarının merkezî ukdeleri, düğümleri ve hassas düğmeleri hükmünde olduğundan, vücud-u havaîleri bu hâsiyete mâlik olduğu gibi, vücud-u zihnîleri dahi, hatta vücud-u nakşiyeleri de bu hâsiyetten hassaları var. Demek o harflerin okumasıyla ve yazılmasıyla, maddî ilaç gibi şifa ve başka maksadlar hasıl olabilir.
Said Nursî
***