Elhasıl, Sûre-i Feth’in âhirki ayeti hulefa-i erbaaya baktığı gibi, bu ayet dahi, te’yiden, ihbar-ı gayb nev’inden onların istikbaldeki vaziyetlerine kısmen işaret suretiyle bakar. İş te, Kur’an’ın enva-ı i’cazından olan ihbar-ı gayb nev’inin lemeat-ı i’caziyesi ayat-ı Kur’aniyede o kadar çoktur ki, hasra gelmez. Ehl-i zahirin kırk-elli ayete hasretmeleri, nazar-ı zahirî iledir. Hakikatte ise binden geçer. Bazen bir ayette dört-beş vecihle ihbar-ı gaybî bulunur.
رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَٓا اِنْ نَسٖينَٓا اَوْ اَخْطَاْنَا
سُبْحَانَكَ لَا عِلْمَ لَنَٓا اِلَّا مَا عَلَّمْتَنَٓا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلٖيمُ الْحَكٖيمُ
Bu Tetimmeye İkinci Bir İzah (Haşiye)
Şu ahir-i Feth’in işaret-i gaybiyesini te’yid eden, hem Fatiha-i Şerifedeki sırat-ı müstakim ehli ve صِرَاطَ الَّذٖينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ ayetindeki murad kimler olduğunu beyan eden, hem ebedü’l-âbadın pek uzun yolunda en nuranî,ünsiyetli, kesretli, cazibedar bir kafile-i rüfekayı gösteren ve ehl-i iman ve ashab-ı şuuru şiddetle o kafileye tebaiyet noktasında iltihak ve refakate mucizane sevk eden şu ayet,