بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Samsun’dan gelen tebliğnameye karşı kısaca cevabımı
Samsun heyet-i hâkimesine takdim ediyorum:
Birincisi: Ben makalemi kendim göndermemişim. Bütün buradaki dostlarım biliyorlar.
İkincisi: Benim gizli düşmanlarımın sû-i kasdıyla zehir tesemmümü ile şiddetli hastalığımdan, yanımdaki camiye on defada ancak bir defa gidebiliyorum. Bu Samsun mahkemesini, yakınımızdaki Eskişehir’e naklini kanunen taleb ediyorum.
Üçüncüsü: Dini siyasete âlet etmek ittihamı ise, seksen senelik hayatımın ve bütün dostlarımın ve Divan-ı Harb-i Örfi’deki müdafaatımın tasdikiyle bütün dünya siyasetini dinin bir hakikatine feda ettiğim olan bu davayı cerh edemediler. Hem beş mahkeme medar-ı mesuliyet bir şey bulamadı, beraat verdi.
Dördüncüsü: Asayişi ihlaldir. Yirmi sekiz sene işkenceler verildiği ve yüzbinler fedakâr kardeşleri olduğu halde, hiçbir zabit medar-ı mesuliyet bir suç bulamadılar.
Haşiye: İzahı “Büyük Cihad” heyetine yazdığım bera-yı malumat mektuptadır.
Said Nursî
***