Sonra اَلسَّلَامُ عَلَيْكَ يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ dediğim vakit, o hudutsuz ve halî zaman birden Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın riyaseti altında, zîhayat ruhlar ile vahşetzar suretinden ünsiyetli bir seyrangâh suretine inkılâb etti.
İkinci Sual: Teşehhüd ahirinde:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى اِبْرَاهٖيمَ وَعَلٰى اٰلِ اِبْرَاهٖيمَ
’deki teşbih, teşbihlerin kaidesine uygun gelmiyor. Çünkü, Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, İbrahim aleyhisselâmdan daha ziyade rahmete mazhardır ve daha büyüktür. Bunun sırrı nedir? Hem bu tarzdaki salâvatın teşehhüdde tahsisinin hikmeti nedir? Aynı dua, eski zamandan beri ve bütün namazda tekrar etmeleri... Halbuki bir dua bir defa kabule mazhar olsa yeter. Milyonlarca duaları makbul olan zatlar musırrane dua etmesi ve bilhassa o şey, va’d-i ilâhîye iktiran etmiş ise... Meselâ عَسٰى اَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا Cenab-ı Hak va’dettiği halde, her ezan ve kametten sonra edilen mervî duada وَابْعَثْهُ مَقَامًا مَحْمُودًا الَّذٖى وَعَدْتَهُ deniliyor; bütün ümmet o va’di ifa etmek için dua ederler. Bunun sırr-ı hikmeti nedir?
Elcevap: Bu sualde üç cihet ve üç sual var.
Birinci Cihet: Hazret-i İbrahim aleyhisselâm, gerçi Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâma yetişmiyor. Fakat onun âli enbiyadırlar. Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın âli, evliyadırlar. Evliya ise, enbiyaya yetişemezler. Âl hakkında olan bu duanın parlak bir surette kabul olduğuna delil şudur ki: