nevi imzalara cemiyet namı verilebilir mi? Eskişehir’de aynı böyle bir vehim oldu. Cevab verdiğim ve Mucizat-ı Ahmediye Risalesi’ni gösterdiğim zaman taaccüble karşıladılar. Eğer mabeynimizde dünyevî bir cemiyet olsaydı, bu derece benim yüzümden zarar görenler, elbette kemal-i nefretle benden kaçacak idiler. Demek benim ve bizim İmam-ı Gazalî ile irtibatımız var, kopmuyor; çünkü uhrevîdir, dünyaya bakmıyor; aynen öyle de, bu masum ve safi ve halis dindarlar, benim gibi bir biçareye iman derslerinin hatırı için kuvvetli bir alâka göstermişler. Ondan bu asılsız, mevhum bir cemiyet-i siyasiye vehmini vermiş. Son sözüm:
حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكٖيلُ
Mevkuf, haps-i münferidde
Said Nursî
***
(Bu gelen kısım ehemmiyetlidir.)
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
Son Sözün Mühim Bir Parçası
Efendiler! Reis Bey, dikkat ediniz! Risale-i Nur’u ve şakirdlerini mahkûm etmek, doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına, hakikat-ı Kur’aniye ve hakaik-ı imaniyeyi mahkûm etmek hükmüne geçmekle bin üç yüz seneden beri her senede üç yüz milyon onda yürümüş ve üç yüz milyar müslümanların hakikate ve saadet-i dâreyne giden cadde-i kübralarını kapatmaya çalışmaktır ve onların nefretlerini ve itirazlarını kendinize celbetmektir. Çünkü o caddede gelip gidenler, gelmiş geçmişlere duaları ve hasenatlarıyla yardım ediyorlar. Hem, bu mübarek vatanın başına bir kıyamet kopmaya vesile olmaktır. Acaba, mahkeme-i kübrada, bu