Maksatlar ise,
1. Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, resuldür.
2. Ekmelü’r-rusüldür.
3. Hatemü’l-enbiyadır.
4. Risalet-i ammedir.
5. Şeriatı sair şeriatların mehasinini cem’ ile, onların nâsihidir.
Birinci Maksadın مِنْ قَبْلِكَ ’den vech-i in’ikası: Meslekleri ve yolları bir olan cemaat, مِنْ قَبْلِكَ
kelimesinden imaen fehmolunur. Binaenaleyh, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) مِنْ قَبْلِكَ ’deki zamire merci olması, o cemaatten mâdud olmasını iktiza eder. Ve onların meslekleri olan nübüvvetlerine ve kitablarının sıdkına olan bütün deliller, Hazret-i Muhammed aleyhissalâtü vesselâmın risaletine ve Kur’an’ın Allah’tan nazil olduğuna bir hüccet-i katıa olduğu gibi, onların mucizeleri de Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) davasına bir mucize hükmüne geçer.
İkinci Maksadın vech-i in’ikası: Üç kaideden tezahür eder.
1. Sultanlar daima halkın, cemaatin, ordunun sonunda çıkarlar.
2. Nev-i beşerde tekemmül vardır. Bu tekemmül kanunu, ikinci mürebbinin ve ikinci mükemmilin evvelki mürebbilerden daha ekmel olmasını iktiza eder.
3. Ale’l-ekser, halefin mahareti, selefinden daha ziyadedir.
İşte bu üç kaideden, Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) ekmel-i enbiya olduğu tezahür eder.
Üçüncü Maksadın vech-i in’ikası: Meşhur bir kaidedir ki; bir vahid çoğalsa teselsül eder, gittikçe gider, bir yerde durmaz. Fakat, çoklar ve kesir olanlar ittihad etse, kuvvetlenir, istikrar peyda eder, yerinde kalır, daha değişmez. Demek Muhammed aleyhissalâtü vesselâm, hatemü’l-enbiyadır. Mefhum-u muhalifiyle işmam eder ki, ondan sonra peygamber gelmez; hatemiyetine hatem ve imza basar.
Dördüncü Maksadın vech-i in’ikası: مِنْ قَبْلِكَ kelimesinin ifade ettiği gibi, Hazret-i Muhammed (a.s.m.) onların halefidir ve onlar, tamamen o Hazretin selefleridir.