Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

   Altıncısı: Zıt zıddına muânid ise  de, çok hususlarda mümasil olur. Binaenaleyh iman, lezaiz-i ebediyeyi ismar ettiği gibi; küfür de âlâm-ı elîmeyi ve ebediyeyi ahirette intac etmesi, şe’nindendir.

   Bu altı cihetten çıkan netice ve gayr-i mütenahî olan bir ceza, gayr-i mütenahî bir cinayete karşı ayn-ı adalettir.

   Sual: Kâfirin o cezasının adalete uygun olduğunu teslim ettik. Fakat azapları intac eden şerlerden hikmet-i ezeliyenin gani olduğuna ne diyorsun?

   Cevap: Kavaid-i esasiyedendir ki, ara sıra vukua gelen şerr-i kalil için hayr-ı kesir terk edilmez; terk edildiği takdirde, şerr-i kesir olur. Binaenaleyh, hakaik-i nisbiyenin sübutunu izhar etmek, hikmet-i ezeliyenin iktizasındandır. Bu gibi hakaikin tezahürü, ancak şerrin vücuduyla olur. Şerden, haddi tecavüz etmemek için, terhib ve tahvif lazımdır. Terhibin vicdan üzerine tesiri, terhibi tasdik etmekle olur. Terhibin tasdiki ise, haricî bir azabın vücuduna mütevakkıftır. Zira, vicdan akıl ve vehim gibi haricî ve ebedî hakikat hükmüne geçmiş bir azaptan yapılan terhible müteessir olur. Öyle ise, dünyada olduğu gibi ahirette de, ateşin vücudundan yapılan terhib, tahvif; ayn-ı hikmetir.

   Sual: Pekâla, o ebedi ceza hikmete muvafıktır; kabul ettik. Amma, merhamet ve şefkat-i ilâhiyeye ne diyorsun?

   Cevap: Azizim! O kâfir hakkında iki ihtimal var: O kâfir ya ademe gidecektir veya daimi bir azap içinde mevcud kalacaktır. Vücudun –velev Cehennemde olsun– ademden daha hayırlı olduğu vicdanî bir hükümdür. Zira, adem şerr-i mahz olduğu gibi, bütün musibet ve masiyetlerin de merciidir; vücud ise –velev Cehennem de olsa– hayr-ı mahzdır. Maahaza, kâfirin meskeni Cehennemdir ve ebedî olarak orada kalacaktır.

   Fakat, kâfir kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nevi ülfet peyda eder ve evvelki şiddetlerden azade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları a’mâl-i hayriyelerine mükâfaten, şu merhamet-i ilâhiyeye mazhar olduklarına dair işarat-ı hadisiye vardır.

   Maahaza, cinayetin lekesini izale veya hacaletini tahfif veyahut icra-i adalete iştiyak için cezayı hüsn-ü rıza ile kabul etmek, ruhun fıtrî olan şe’nidir.

   Evet, dünyada, çok namus sahipleri, cinayetlerinin hicabından kurtulmak için, kendilerine cezanın tatbikini istemişlerdir ve isteyenler de vardır.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat