Kitaplar
İşarat'ül-İ'caz

   Beşincisi: Cenab-ı Hakkın kudret, ilim, iradesi, şemsin ziyası gibi bütün mevcudata âmm ve şamil olup, hiçbir şeyle muvazene edilemez; arş-ı âzama taallûk ettikleri gibi, zerrelere de taallûk ederler. Cenab-ı Hak, şems ve kameri halk ettiği gibi, sineğin gözünü de O halk etmiştir. Cenab-ı Hak, kâinatta vaz’ ettiği yüksek mizan gibi, hurdebîni hayvanların bağırsaklarında da pek ince ve lâtif bir nizam vaz’ etmiştir; semadaki ecramı birbiriyle rabteden cazibe-i umumî kanunu gibi, cevahir-i ferdi de, yani zerratı da o kanunun bir misliyle nazmetmiştir. Sanki bu zerrat âlemi, o semavi âleme küçük bir misaldir. Hülâsa, aczin müdahalesi ile, kudret mertebeleri ayrılır. Aczi mümteni olan kudretçe, büyük küçük birdir.

   Altıncısı: Kudret-i ezeliye, en evvel eşyanın melekût, yani içyüzüne taallûk eder. Bu yüz ise, ale’l-umum güzel ve şeffaftır. Evet, şems ve kamerin yüzleri parlak olduğu gibi, gecenin ve bulutların da içyüzleri ziyadardır.

   Yedincisi: Beşerin zihni ve fikri, Cenab-ı Hakkın azametine bir mikyas, kemalâtına bir mizan, evsafının muhakemesine bir vasıta bulmak vüs’atinde değildir; ancak cemi masnuatından ve mecmu-u âsârından ve bütün ef’alinden tahassül ve tecelli eden bir vecihle bakılabilir. Evet, zerre, mir’at olur, fakat mikyas olamaz. Bu meselelerden tebarüz ettiği vecihle, Cenab-ı Hakkın mümkinâta kıyas edilmesi ve mümkinâtın Onun şuunatına mikyas yapılması, en büyük cehalet ve hamakattır. Çünkü aralarındaki fark, yerden göğe kadardır. Evet, vacibi mümkine kıyas etmekten, pek garip ve gülünç şeyler çıkar. Mesela, ehl-i tabiat, o aldatıcı kıyas ile, tesir-i hakikîyi esbaba; Ehl-i İtizal, halk-ı ef’ali abde; Mecusiler, şerri ikinci bir hâlika isnad etmeye mecbur olmuşlardır. Güya, zu’mlarınca Cenab-ı Hak, azamet-i kibriya ve tenezzühü dolayısıyla, bu gibi hasis ve çirkin şeylere tenezzül etmez. Demek, akılları vehimlerine esir olanlar, bu gibi gülünç şeyleri doğururlar.

   İhtar: Mü’minlerden de vesvese cihetiyle bu vehme maruz kalanlar vardır; dikkat etmek lazımdır.

   Bu ayetin kelimeleri arasında nazmı icab eden münasebetlere gelelim: 

     خَتَمَ  ’nin   لاَيُؤْمِنُونَ   ile irtibatı ve onun arkasında zikredilmesi, cezanın cürme terettübü kabilindendir. Yani, onlar vaktâ ki cüz’-i ihtiyarîlerini ifsad etmekle imana gelmediler, kalblerinin hatmiyle tecziye edildiler.

Hata Bildirim Formu
Sayfalar
123456789101112131415161718192021222324252627282930313233343536373839404142434445464748495051525354555657585960616263646566676869707172737475767778798081828384858687888990919293949596979899100101102103104105106107108109110111112113114115116117118119120121122123124125126127128129130131132133134135136137138139140141142143144145146147148149150151152153154155156157158159160161162163164165166167168169170171172173174175176177178179180181182183184185186187188189190191192193194195196197198199200201202203204205206207208209210211212213214215216217218219220221222223224225226227228229230231232233234235236237238239240241242243244245246247248249250251252253254255256257258259260261262263264265266267268269270271272273274275276277278279280281282283284285286287288289290291292293294295296297298299300301302303304305306307308309310
Fihrist
Lügat