Kafiyede tevakkuf edilmesin. Külâh püskülsüz olur; vezin de kafiyesiz olur; nazım da kaidesiz olur. Zannımca lâfz ve nazm, sanatca cazibedar olsa, nazarı kendiyle meşgul eder. Nazarı manadan çevirmemek için perişan olması daha iyidir.
Şu eserimde üstadım; Kur’andır. Kitabım; hayattır. Muhatabım; yine benim. Sen ise ey kari’! Müstemi’sin. Müstemi’in tenkide hakkı yoktur; beğendiğini alır, beğenmediğine ilişmez. Şu eserim, bu mübarek Ramazanın feyzi 1 olduğundan, ümid ederim ki, inşaallâh din kardeşimin kalbine tesir eder de lisanı bana bir dua-i mağfiret bahşeder veya bir fatiha okur...
EDDÂÎ
2 Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde
Said’den yetmiş dokuz emvat 3 bâ-âsam âlâma.
Sekseninci olmuştur, mezara bir mezar taş.
Beraber ağlıyor 4 hüsran-ı İslâma.
Mezar taşımla pür-emvat enindar o mezarımla.
Revanım saha-i ukba-yı ferdama.
Yakînim var ki, istikbal semavatı zemin-i Asya
Bahem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâma.
Zira yemin, yümn-ü imandır
Verir emni, eman ile enâma