Sebep sırf zahirîdir
İzzet-i azamet ister ki; esbab-ı tabii
perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında.
Tevhid ve celâl ister ki; esbab-ı tabii
damenkeş-i (Haşiye) tesir-i hakiki ola kudret eserinde.
Vücud, alem-i cismanîde münhasır değil
Vücudun hasra gelmez muhtelif envaını
münhasır olmaz, sıkışmaz şu şehadet âleminde.
Âlem-i cismanî bir tenteneli perde gibi
şule-feşan gaybî avalim üzerinde.
Kalem-i kudrette ittihad, tevhidi ilân eder
Eser-i itkan-ı sanat, fıtratın her köşesinde
bilbedahe reddeder esbabının icadını.
Nakş-ı kilk-i ayn-ı kudret; hilkatın her noktasında
bizzarure reddeder vesaitin vücudunu.
Bir şey her şey’siz olmaz
Kâinatta serbeser sırr-ı tesanüd müstetir, hem münteşir.
Hem cevanibde tecavüb, hem teavün gösterir;