ve emsallerinde o derece fikr-i hürriyetin galeyanıyla âlem-i İslâm’ın efkârında öyle bir tahavvül-ü azim ve inkılâb-ı acib ve terakki-i fikrî ve teyakkuz-u tam intac etmiştir ki, bahasına yüz sene verse idik yine ucuzdu. Zira hürriyet milliyeti gösterdi. Milliyet sadefinde olan İslâmiyet’in cevher-i nuranisi tecelliye başladı. İslâmiyet’in ihtizazını ihbar etti ki, her bir müslim, cüz-ü ferd gibi başıboş değildir, belki her biri mürekkebat-ı mütedahile-i mütesaideden bir cüz’dür. Sâir eczalar ile cazibe-i umumiye-i İslâmiyet noktasında birbiriyle sılâ-i rahim vardır. Şu ihbar bir kavi ümid verir ki, nokta-i istinad ve nokta-i istimdad gayet kavî ve metindir. Şu ümid, ye’s ile öldürülen kuvve-i maneviyemizi ihya etti. Şu hayat, âlem-i İslâmdaki galeyan-ı fikr-i hürriyetten istimdad ederek umum âlem-i İslâm üzerine çökmüş olan istibdad-ı manevi-i umuminin perdelerini parça parça edecektir.
عَلٰى رَغْمِ اَنْفِ اَبى الْيَأْسِ
İkinci: Şimdiye kadar ecnebiler bahane-mahane tutardı, milletimizi eziyorlardı. Şimdi ise ellerinde uruk-u insaniyetkâranelerine veya damar-ı mutaassıbanelerine veya âsâb-ı dessasanelerine dokunduracak, ellerinde serrişte-i bahane olacak öyle nokta bulamazlar. Bulsalar da tutamazlar. Bahusus medeniyet hubb-u insaniyeti tevlid eder.
S— Heyhât! Bize teselli veren şu ulvî emeli ye’se inkılâb ettiren, etrafımızda hayatımızı zehirlettirmek ve devletimizi parça parça etmek için ağızlarını açmış o müdhiş yılanlara ne diyeceğiz?
C— Korkmayınız; medeniyet, fazilet, hürriyet âlem-i insaniyette galebe çalmaya başladığından, bizzarure, terazinin öteki yüzü şey’en-fe-şey’en hafifleşecektir.