Yirmi sene müphem bir ömür olsa ahsen,
nihayeti muayyen bin senelik bir ömre; zira nısfı geçerse,
her saati geldikçe, güya adım atarak darağacına gidersin.
Şey’en şey’en üzülmek, vehm de teselli vermez; sen de rahat etmezsin.
Allah’ın Rahmet ve Gazabından Fazla Tahassüs Hatadır
Allah’ın rahmetinden fazla rahmet edilmez.
Allah’ın gazabından fazla gazab edilmez.
Öyle ise işi bırak o Âdil-i Rahîme.
Fazla şefkat elemdir, fazla gazab zemîme...
Akibet-i Dünyeviye İkab-ı Uhrevîye Delildir
Herkes bir zamanda, hususî tecrübe ile, böyle netice bulmuş:
“Falan fenalık etti, belâsını da buldu.” Bir düstur-u hayattır.
Şu cümle-i manidar, zebanzed-i cumhurdur.
Masiyetin muhtelif envaının içinde tek hadd-i müşterek var ki tab’-ı masiyettir.
Demek masiyet haysiyeti müstelzim-i cezadır; küçükleri bu dârda,
büyükleri o dârda. Masiyetin akibeti burada ukbadaki ikaba bir delildir.
Beşerin Rahatı, İhtiyar İktidariyle Makusen Mütenasibdir.
Rızk, Tekâsüf Etmemiş Genişçe Bir Ceseddir
Ey beşer-i pürşer! (Haşiye) Sendeki iktidar, ihtiyar sebeptir,
menşedir açlığa, zahmete. Za’fdır, aczdir rızkının sebebi.
Bir zaman bir hayvanı gördüm, biçare bir deri bir kemik, yavrular getirdi.
Muktedir valide bir kemik bulamadı.
Aciz yavrulara sekiz musluğunda akar bir lâtif rızk geldi,
beslettirdi; mugaddî bir madde kudretten verildi.