Derecat-ı hararet gibi, her musibette bir derece-i nimet vardır. Daha büyüğünü düşünüp küçükteki derece-i nimeti görüp, Allah’a şükretmeli. Yoksa istizam ile üflense şişer, merak edilse ikileşir. Kalbteki misali hakikate inkılâb eder.
Zulmet-i Münevvere
Efkâr-ı hâzırada cehl-i basiti, cehl-i mürekkebe kalb eden en mühim sebep, meçhul bir şeye parlak bir isim takmakla, anladım zannetmek ve meçhul şeyleri ona ircaıyla izah ettim zannetmektir. Halbuki tarif ya had, ya resim ile olur. Yoksa vâzıı cahil ve müsemmaya mümas olan vechi muzlim ve göze çarpan vechi şeffaf bir ism-i camid ile olmaz. Manyetizma, telepati, kuvve-i mıknatısiye gibi...
* * *
İhya-yı Din, İhya-yı Millettir. Hayat- Din Nûr-u Hayattır
Ümmet, şeriata temessükü nisbetinde terakki, tesahülü nisbetinde tedennisi hakaik-ı tarihiyedendir.