Melekûtiyet ciheti ise, mutlaka şeffafedir, teşahhusat karışmaz. O cihet vasıtasız Hâlika müteveccihdir. Terettüb, teselsül yoktur. İlliyet malûliyet giremez. İ’vicacatı yoktur. Avaik müdahale edemez. Zerre şemse kardeş olur.
Kudret hem basit, hem namütenahî, hem zatî, mahall-i taalluk-u kudret hem vasıtasız, hem lekesiz, hem isyansızdır. Büyük küçüğe tekebbürü, cemaat ferde rüchanı, küll cüz’e nisbeten kudrete karşı fazla nazlanması olamaz.
Üçüncü Nokta: لَيْسَ كَمِثْلِهِ شَىْءٌ * وَ لِلّٰهِ الْمَثَلُ اْلاَعَلٰى
Temsil, tasviri teshil ettiğinden, temsilatla bu gâmız noktayı tefhime çalışacağız.
Meselâ: Şemsin feyz-i tecellisi olan timsali, deniz sathında, denizin katresinde aynı hüviyeti gösteriyor. Meselâ: Kâinatın hâilsiz şemse müteveccih olmak şartıyla, mütefavit cam parçalardan farzedilse, timsal-i şems zerrede, sath-ı arzda, umumda müzahemetsiz, tecezzisiz, tenakuzsuz bir olur. İşte şeffafiyet sırrı.
Meselâ: Noktalardan terekküb eden bir daire-i azimin nokta-i merkeziyenin elinde bir mum ve muhitteki noktaların ellerinde birer ayine farzedilse, nokta-i merkeziyenin verdiği feyz müzahemetsiz, tecezzisiz, tenakussuz nisbeti birdir. İşte mukabele sırrı.
Meselâ: Hakiki bir mizanın iki gözünde iki şems, iki yıldız, iki dağ, iki yumurta, iki cevher-i ferd hangisi bulunsa bulunsun, sarfolunacak aynı kuvvetle, hassas terazinin bir kefesi süreyyaya, bir kefesi serâya inebilir. İşte muvazenet sırrı.
Meselâ: En azim bir gemi, bir çocuk dahi oyuncağını çevirdiği gibi çevirir. İşte intizamın sırrı.