istibdat ve tahakkümün itfasından kurtaran meşveret-i şer’iyenin mayası ile mayalandıran meşrutiyet-i meşrua sizi meclis-i imtihana davet ediyor ki: "Sinn-i rüşde büluğunuzu ve vesayete adem-i ihtiyacınızı görmek istiyor. İmtihana hazırlanınız. Mevcudiyetinizi ittihadla gösteriniz ve hamiyet-i millî ile fikir ve vicdan-ı şahsiyenizi milletin kalb ve akl-ı müştereki gibi gösteriniz. Yoksa sıfır çekecek, şehadetname-i hürriyeti elinize vermeyecektir.
Evet, mazinin sahralarında keşmekeşinize sebebiyet veren her birinizdeki meylü’l-ağalık ve fikr-i hodserane ve enaniyet, şimdi ise istikbalin saadet-saray-ı medeniyette fikr-i icada ve teşebbüs-ü şahsiyeye ve fikr-i hürriyete inkılâb edecektir. Hatta diyebilirim ki: Başkalarının sükûtî medreselerine nisbet sizin gürültülü olan medreseleriniz bir meclis-i mebusan-ı ilmiyeyi gösteriyor. Ve imam arkasında kıraat-ı Fatiha ile semavî ve ruhanî vızıltılarınız, mezheben ve medreseten ve kavmiyeten mahiyetinizdeki istidad-ı meşrutiyet sırrına kaderin bir îma ve nişanı vardır.
وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى 'nın başka ünvanı olan teşebbüs-ü şahsîye müşevvik var.
Hem de her bir kemalin müessis ve hâmisi olan ‘cesaret ve namus-u millî’ emrediyor ki: "Nasıl ki şimdiye kadar dimağdan kalbe mecra açmakla aklı kuvvete mezc ederek, maarifinizi kılıncın hutut-u cevherinden öğrenmekle şecaat-ı maddîde terakki ettiniz; şimdi ise kalbden fikre karşı menfez açınız, kuvveti aklın imdadına, hissiyatı efkârın arkasına gönderiniz, tâ ki, şecaat-ı akliye-i medeniyet meydanında namus-u millî pâyimal olmasın. Kılıncınızı fen ve sanat cevherinden yapmalı."