بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
(Haşiye) اَلَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
Kur’an; salihatı mutlak, mübhem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsn ve hayr çoğu nisbidirler. Nev’den nev’e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nazil oldukça ayrılır. Mahalden mahale, tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa, muhtelif olur. Ferdden cemaate, şahıstan millete çıktıkça mahiyeti değişir.
Meselâ: Cesaret, sehavet, erkekte; gayret, hamiyet, muavenete sebeptir. Karıda; nüşuze, vekahete, zevc hakkına tecavüze sebep olabilir.
Meselâ: Zaifin kaviye karşı izzet-i nefsi, kavide tekebbür olur. Kavinin zaife karşı tevazuu, zaifde tezellül olur.
Meselâ: Bir ulü’l-emir, makamındaki ciddiyeti vakar, mahviyeti zillettir. Hânesinde ciddiyeti kibir, mahviyeti tevazudur.
Meselâ: Tertib-i mukaddematta tefviz, tenbelliktir. Terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine, kısmetine rıza kanaatdır; meyl-i sa’yi kuvvetlendirir. Mevcûda iktifa, dûn-himmetliktir.
Meselâ: Ferd, mütekellim-i vahde olsa, müsamahası, fedakârlığı amel-i salihdir. Mütekellim-i maalgayr olsa hıyanet olur.
Meselâ: Bir şahıs, kendi namına hazm-ı nefs eder, tefahur edemez. Millet namına tefahur eder, hazm-ı nefs edemez. Her birinde birer misal gördün, istinbat et.